Yıl 1993. Saçı dökülmüş, sevimli bir genç adam geldi karşımıza. 30 yaşında. Yani son şansı. Personelcilerin hazırladığı sivi’sine (C.V. -Curriculum Vitae- Yaşamöyküsü, Y.N.) baktım. İlk defa giriyor. Mezun olduğu yüksekokul: BÜ Ekonomi Bölümü. Halen çalıştığı işin karşısında daha da şaşırtıcı bir karşılık: Büyük bir şirketin pazarlama müdürü.
Sordum:
“Kardeşim, iyi bir işin olduğu anlaşılıyor. Sorabilir miyim, maaşın ne kadar?”
Söylemekte sakınca görmedi, söyledi. Personelcilere sordum:
“Bize girerse ne maaş alır?”
Söylediler. Ancak onda biri…
“Bu parayı bırakıp niçin bizim Bakanlığa girmek istiyorsun?”
“Çünkü efendim, özel sektör, adamı limon gibi sıkıyor. Onlar posamı çıkarmadan, ben paçamı kurtarmak istiyorum. Burası saygın bir bakanlık. Devlete hizmet etmek onurdur. Para önemli değil.”
Cevap güzel, adam tutarlı.
“Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi mezunusun. Tansu Çiller’in öğrencisi misin?”
“Estağfurullah efendim, değilim. Ben ekonomi bilirim efendim.”
Kaynak: Ergun Sav, Diplomaturka: Bir Diplomat-Yazarın Anıları, Bilgi Yayınevi, Kasım 2000.



